Fikriyat Yazıları

  • Müslüman Filozof El-Kindi’nin Batı Medeniyetine Etkileri / 23-11-2017

    İslam medeniyetinin ilk öncü filozofu olarak kabul edilen el-Kindi (185-256/801-870) İslam tıbbı ve İslam düşüncesinin teşekkül etmeye başladığı dönemin önemli bir ilim ve düşünce adamıdır. Başta Bağdat olmak üzere birçok İslam şehrinde ortaya çıkan ilmi gelişmelerin merkezi konumunda olan Beytu'l-hikme'nin çalışmalarının etkisini gösterdiği dönemde el-Kindi'nin de etkisini ve eserlerini görüyoruz. İşte bu dönemde Basra'da gelişen ilmi hayata katkıları olan ilim adamlarının önde gelenlerinden birisi olan bu İslam filozofunun eserleri hem İslam dünyasını hem Avrupa'yı etkilediği ve kendisinden sonra gelen ilim adamlarının onun eser ve buluşlarından yararlandığı muhakkaktır.

    İslâm dünyasında bu ilmî gelişmelere ilk imza atanlardan birisi olan el-Kindî'nin ilim hakkındaki düşünceleri gerek İslam dünyasını ve gerekse Batı dünyasını etkilemiştir. Onun en bariz yönü özellikle felsefe ile ilgili yazdığı eserlerinde, felsefe, aklî ilimler ve İslâm ahkâmı arasında uzlaşmanın yollarını aramasıdır. Daha çok Neo-Pisagorcuolarak bilinen el-Kindî matematiğe büyük önem verip bütün ilimlerin temelinin olduğunu ileri sürer. Ayrıca felsefe ile matematik arasındaki ilişkiler üzerinde çok durmuş, matematiğin felsefeye giden yol üzerindeki köprü olduğunu ifade etmiştir. Bundan dolayı da Avrupa Rönesans'ının önde gelen ilim adamlarından ve düşünürlerinden olan Gerolamo (Geronimo) Cardano (1501-1576) el-Kindî'yi dünya ilim tarihinin en önde gelen oniki şahsiyetinden birisi olarak saymaktadır.

    El-Kindî genellikle maddi yani fizikî etkenlerin insanın ruh ve duygularında meydana getirdiği etkinin ölçüm ve değerlendirmesinin yapıldığı ilim olarak tarif edilen psikofizyoloji ilminin öncüsü kabul edilir. O bu bilimin tıbbın bir kolu olduğunu söyler, hastalığın özelliği ve hastanın üzerindeki şiddetini tespit edip bunun verilecek ilaçların dozlarıyla aralarında bir ilginin bulunduğunu ispat eder. Ayrıca hastaya uygulanacak ilaçların hastanın bünyesinde meydana getireceği müspet veya menfi etkinin ölçülebileceğini düşünür. Bu düşüncesiyle de bilimsel psikofizyoloji ilminin temellerini atar. Hastanın tedavisi sırasında herhangi bir yan etkinin meydana gelmemesi için önce hastalığın şiddeti tespit edilir. Bu belirlendikten sonra hastanın bünyesine göre ilacın dozu belirlenir ve ondan sonra ilaç uygulanır. İşte bu yönteme uyulması halinde hastanın iyileşmesinin sağlanacağını söyler. İlaç verildikten sonra da bu uygulamanın hastanın üzerindeki etkisi vücutta meydana gelen değişiklikleri ölçmeye çalışan el-Kindî, bunun usullerini tespit eder. Böylelikle duyumlarla bunlara sebep olan uyaranlar arasındaki etkilenme ve ilişkileri araştırma imkân ve yolunu bulmuştur.

    Böylece el-Kindî, tıp ve eczacılık ilimleri arasında önemli bir bilim dalı olan psikofizyoloji ilminin kurucusu olduğu görülmüştür. Fakat İslâm tıbbının batı dünyası üzerindeki etkinliğini ve Avrupa Rönesansı'nın ilk zeminini İslâm alimlerinin ve İslâm dünyasında ortaya çıkarılan ilimlerin oluşturduğunu bir türlü kabul etmek istemeyen veya bunu gizleme eğiliminde olanlar el-Kindî'nin bu ilim dalındaki üstad ve öncülüğünü de maalesef göz ardı etmişlerdir. Birçok genel tıp ve psikofizyoloji araştırmasında hatta genel ansiklopedilerde bile psikofizyolojinin ilk öncü ve kurucularının iki Alman düşünür ve tabibi olan Ernest Heinrich Weber (1795-1878) ile Güstav Thedor Fechner (1801-1887) olduklarını kaydederler. Ancak el-Kindî'nin öncülüğü ve bu alandaki buluşlarının kabul edilmesi bilimsel bir yaklaşım meselesidir

    Bununla duyum miktarının belirli bir uyaranla ilişkili olarak ölçülmesi kanununun ilk öncü ve mucidinin Müslüman filozof el-Kindî olduğu kabul edilmesi gereken bir ilmi gerçektir. İşte el-Kindî'den tam bin yıl sonra yaşayan yukarıda isimlerini verdiğimiz iki Alman psikofizyoloji uzmanının bu ilmin kurucuları ilan edilip, bu Müslüman düşünür ve tabipten asla söz edilmemiş olması gerçekten ilim adına büyük bir eksiklik ve açık bir intihaldir.

    Eserlerinden bir hayli kabarık bir sayı denilebilecek kadarı Arapça'dan Latince'ye tercüme edilmiş ve batı medeniyetinin aydınlanma çağına kavuşmasında büyük bir etkinliği olduğu bilinmektedir. Bu çevirilerin ilk baskılarından ve hatta çevirilerin yazma nüshalarından Avrupa ve Amerika'nın muhtelif kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur. Eserlerinin bir kısmı Cremonalı Gerard tarafından Latince'ye tercüme edilmiş ve Rönesans öncesi Avrupa'da tanınmıştı. 1857 yılından sonra da yine Avrupalı ilim adamlarından Gustav Flugel de el-Kindi'nin eserlerinin neşri ile ilgilenmiş ve bir kısmını yayınlamıştı. Bundan başka bu eserlerin önemli bir kısmının edition qritiğini yapan ve el-Kindi'den etkilenen Helmut Ritter 1952 yılından sonra el-Kindi'nin bir çok eserini neşretmiştir.

TV PROGRAMLARI

  • İSLAM TIP TARİHİ DERSLERİ
  • Filistin davası ve Türkiye'nin rolü
  • Rektörlerden Darbeci Baskısı
  • Ahmet Ağırakça
  • KURAN'DA MÜSLÜMAN ŞAHSİYETİ
  • Filistin Bizim İçin Ne İfade Ediyor?
  • Seyyid Kutup / Fizilal'il Kur'an 03/03
  • Her Müslüman Bir Dava Adamıdır