Fikriyat Yazıları
-
Müslümanca Davranış Biçimleri (II) / 24-06-2018
Müslüman Müslümanın kardeşidir: Ona haksızlık etmez, onu yardımsız bırakmaz, küçük görmez. Kişiye, Müslüman kardeşini hor görmesi kötülük olarak yeter. Müslüman'ın her şeyi, kanı, namusu ve malı Müslüman'a haramdır. Şüphesiz ki Allah, sizin suret ve şekillerinize, görünüşünüze ve mallarınıza değil, kalplerinize bakar. Birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın. Başkalarının ayıplarını araştırmayın, konuştuklarını dinlemeyin, müşteri kızıştırmayın. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun. "
Mü'min diğer bir mü'min kardeşine asla ihanet etmez. Ona bir şey emanet edilirse onu gereği gibi korur. Bir sır emanet edilirse onu başkasına açmaz. Ona güvenip akıl, bilgi ve görgüsünden yararlanmak maksadı ile ona bir şey sorar ya da danışırsa, doğru bildiğini söyler, ya da daha güzel kanaat sahibi olabileceği yolları gösterir.
Kısacası, mü'min olarak emanet türünden olan ne varsa kardeşine karşı eminliğin güvenirliliğin en yüce ve üstün örneklerini ortaya koymaya çalışır. En küçüğünden en büyüğüne kadar her türlü kamu görevlerinde mü'mine, mü'minler adına yetkililerce teslim edilmiş ve gereklerini yerine getirmek zorunda olduğu emanetler kapsamındadır. Yüce Rabbimiz bizlere de emanetleri ehil olanlara ve hak sahiplerine eksiksiz vermemizi ve insanlar arasında hükmedecek olursak adaletle hükmetmeyi özellikle emretmektedir. (en-Nisa, 4/58). Yönetim bir emanettir, insanların hukukunu korumak ve kollamaktır. Yöneticiler ülkeyi devleti ve bütün toplumu adil ve dürüstçe yönetirlerse her zaman başarılı olurlar.
Esas itibariyle insanlar arasında hükmetmek de "emanet" kavramının genel kapsamına girmekle birlikte özellikle söz konusu edilmiş olmasındandır. Çünkü insanlar arasında hükmederken adaleti gözetmek Allah'ın bir emri olduğu için aynı zamanda Allah'ın gözetilmesi gereken bir hakkıdır. Adaletle hükmedilmesini bekleyen mü'minlerin adalete olan güvenlerinin sarsılmaması gerektiğinde bütün mü'minlerin hakkı vardır.
Diğer bir husus da doğru sözlü olmaktır. Müslüman inanan bir insan olduğu için yalan söylememelidir. Çünkü en büyük doğru ve gerçek, imanî gerçeklerdir. En büyük yalan ve zulüm ise hakkı ve Allah'ın varlığı ve emirlerini inkâr etmesi veya bunlara uymamasıdır. Allah'a iman edip de onun emir ve yasaklarına uymamak ayrı bir sıkıntı ve eksikliktir. Bütün doğrular imanın gereği ya da türevi olduğu gibi, bütün yalanlar da adım adım en büyük yalana ve toplum felaketine doğru sürükleyecek bir özelliktedir. O bakımdan mü'min, diğer insanlarla ilişkilerinde özellikle mü'min kardeşlerine karşı yalan söylememeye dikkat etmelidir. Özellikle amirlerine ve üst yöneticilere bilgi verirken doğru bilgi vermeli asla onları aldatmamalıdır. Çünkü yalan gerçeğe bir ihanettir. Yalan söylemek bu yönüyle yukarıda ele aldığımız emanete riayet gereğinin de kapsamına girmektedir.
Mü'minler birbirlerinin kardeşleridir, birbirlerinin velileridir. Hayırda birbirlerine yardımcı olup, kötülükte de biri diğerinin o kötülükten uzaklaştırmaya çalışmak suretiyle aralarında yardımlaşmaya çalışırlar. Görünen ve görünmeyen düşmanları olan nefis, heva ve şeytanlara karşı da biri diğerinin yardımcısıdır. Birbirlerinin yanlışlıklarını usulüne göre hatırlatıp kardeşlerini ikaz etmeleri kardeşlik hukuku gereğidir ve mutlaka bu ilke her zaman dürüst tutulmalıdır. Zira insan nisyan ve hatta ile malüldür. Her zaman doğru şeyler yapamayabilir, yanlışlıklara düşebilir. Onu ikaz etmek ve yanlışlıklarını ona hatırlatmak iman gereğidir.
Diğer bir ilkemiz de Müslüman olarak hepimizin ırzı, kanı ve malı başkalarına gönül rızası ile ya da hukuki bir gerekçe ile olmadıkça haramdır. Ona gereken saygının gösterilmesi İslami bir sorumluluk ve görevdir. Bunların gereken şekilde korunup himaye edilmesi ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması İslam devletinin en önemli görevleri arasındadır. Müslümanın iffet, şeref ve haysiyetini kimse diline dolayamaz, bu hususlarla ilgili olarak ileri geri konuşamaz, gıybetlerini yapamaz, kardeşlerine iftirada bulunamaz. Sırlarını ulu orta açıklayamaz, mahremiyetlerini ihlal edemez.
Buna göre Müslümanlar olarak birbirimizin ayıp ve kusurlarını araştırmak ayıp, günah ve haramdır. Duyulması istenilmeyen sözleri gizlice dinlemek yasaklanmıştır. Müslümanlara karşı hüsn-ü zan beslemek, su-izan'da bulunmamak gerekir. Kardeşliğe ve kardeşlik hukukuna aykırı olan söz ve davranışlardan mutlaka uzak durmak bir ahlaki ilke olarak kabul edilmeli. Hz. Peygamber'in, "Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz!" çağrı ve uyarısı mü'minler arası ilişkileri düzeltmeye çağrıdır. İslam, insanlar arası ilişkileri son derece gelişmiş dost ve kardeş bir Müslüman ümmet oluşturmayı emretmektedir. İnsan, kalbini değişik düşüncelerden alıkoyamazsa da dilini kesin ve doğru olmayan sözden, bedenini de birtakım zanlara dayalı davranışlardan koruyabilir. İslam'ın ortaya koyduğu bu sağlam ilkeler mü'minlerin kardeş olarak birbirlerine karşı olan hukukun temel noktalarını oluşturmaktadır. Bu sağlam ilkeleri hayatımıza uyguladığımız zaman bütün ümmeti ayakta tutmuş ve düşmanlarımıza karşı galip gelmiş oluruz. Allah bu milletin ve bütün ümmetin varlığını kıyamete kadar daim eylesin.